Tip:
Highlight text to annotate it
X
Çeviri: Turta
Öyle yazıyordu ama bi tanesinin turtası herkesin değil !
Senkronize : MooNStaR
İyi seyirler...
-Nasılsın Keaton?
-Bacaklarımı hissetmiyorum, Keyser.
-Hazır mısın?
-Saat kaç?
-Yarım.
Herşey New York'ta altı hafta önce başladı.
Parçalara ayrılmış silah yüklü
bir kamyon Queens'in dışında kaçırılmış.
Şöför kimseyi görmemiş
ama biri kendini belli etmiş.
Bir ses duymuş.
Bazen bu bile insana yeter.
New York City - 6 HAFTA ÖNCE
-Bay Mc Manus.
-Tanrım, siz polisler hiç uyumaz mısınız?
-Sizi tutuklama emrimiz var.
-Defolun buradan.
-Bay Hockney.
-Kim arıyor?
-New York polisi arıyor.
-Geldiler.
-Polis, kıpırdama!
-Yeterli adamın var mı?
Aslında basit bir iş.
Farklı zevklere hitap eden ama...
....genel estetiğini yitirmeyen bir lokanta,
başka bir deyişle lokantanın havasını
mobilyalar yaratmayacak
-Şimdi size bir örnek vereyim.
-Bunu kendim görmeliyim.
-David. Toplantı yapıyordum.
-Bizimle de yap.
-Size David Kujan'ı tanıştırayım.
-Özel ajan Kujan gümrükten.
Bu baylar da
New York polis merkezinden.
iyi görünüyorsun Keaton,
düşündüğümden çok daha iyisin.
-Bir sorun mu var Bay Keaton?
-Bay Keaton ?
-Bana biraz müsade eder misiniz?
Sana merkezde sormak istediğimiz
sorular var. Biraz uzayabilir.
-Olmazsa toplantıyı başka bir zamana...
-Hayır, lütfen oturun.
Bu, bu küçük bir sorun.
Yemeğinizi yiyin.
Rahatınızı bozmayın.
-Sonra konuşuruz.
-Tamam.
Benim orada olmam çok saçmaydı.
Bu adamlar usta birer hayduttu.
Beni de almışlardı.
O andan sonra korkmadım.
Beni yakalamalarını gerektirecek
bir şey yapmadığımı biliyordum.
Ayrıca eğleniyordum da kendimi
ünlü biri gibi hissediyordum.
Pekala ne yapacağınızı biliyorsunuz.
Numaranızı söyleyince öne çıkıp
kağıttaki yazıyı okuyacaksınız.
Anlaşıldı mı?
1 numara, öne çık.
Anahtarları ver aşağılık herif!
2 numara, öne çık.
Anahtaraları bana ver seni adi,
aşağılık lanet herif...
Kes sesini yerine geç.
3 numara öne çık.
Anahtarları ver aşağılık herif.
-Anlaşılmıyor, bir daha söyle.
4 numara öne çık.
Bu çok saçmaydı.
Göz altına alınmam bir uydurmaydı.
Anahtarları ver aşağılık herif.
Bu polislerin hatasıydı.
Bu tür adamları aynı odaya koyamazsın.
5 numara öne çık.
Ne olacağını kim bilebilir?
Anahtaraları bana ver aşağılık herif.
Bütün gece bizi sorguya çektiler.
Biri o kamyonun kaçırılmasına çok kızmış
ve polislerin elinde de hiç delil yok.
Birinin ağzından bir şey kaçırıp
onlara ipucu vermesini umuyorlardı.
Bizim hiç bir konuda bir şey
söylemeyeceğimizi iyi biliyorlardı.
Durmadan sorguya çektiler.
Hak hukuk hiçbir şeyimiz yoktu.
Kanuna karşı geliyorlardı.
Yaptıkları çok ayıptı.
Önce en iyi nişancılardan
Mc Manus'ı sorguladılar.
-Ne kamyonu?
-Silah yüklü kamyon, eşek herif.
-Eşek mi?
O iyi biriydi ama biraz deliydi.
Dostum Fenster'ın
ne anlattığını biliyor musun?
-Kim dedin?
-Mc Manuss. Bize bütün olayı anlattı.
Ah, o dizanterisi olan
fahişeyi mi kastediyorsun?
Fenster her zaman Mc Manus'la çalışmıştı.
Aklı fikri kıçındaydı.
Ama iş söz konusu olduğunda işini yapardı.
Zeki biriydi.
-Sen ne diyorsun?
-Boka batmışşınız dedim.
-Neye?
-Evet öyleyiz. Devam et.
-Tamam.
-Sorumu cevapla.
Arkadakiler duyuyor musunuz?
Alo?
Avukatımı istiyorum.
Rozetinizi elinizden alacağım aşağılık herifler.
Todd Hockney
patlayıcı konusunda uzman.
Bu koca dünyada hiçbirşeye
değer vermeyen bir adamdı.
Elinizde doğru dürüst
bir delil bile yok.
-Öyle mi düşünüyorsun serseri?
-Öyle mi?
Zaten Queens'de oturuyorum.
Bu cümleyi kendin mi kurdun Einstein?
-istersem seni bu gece
Queens hapishanesine atabilirim.
Yoksa bir kaç tane salakla
beraber mi kuruyorsun?
Oradaki hücreye bir daha
girersen ne olur biliyor musun?
Babanı duşta becerir,
sonra yemeğimi yerim.
-Beni hapise mi atacaksin salak?
-istediğim an seni içeri atarım.
-Hangi delille?
-Delilimi çok iyi biliyorsun hergele.
Keaton, açıkça onlar için en iyi ödüldü.
Bu sizin hatanız. Benim değil.
Bana hiç soru sordunuz mu?
Ben etrafta aynı adla ve
aynı yüzle dolaşıyorum.
-Ben bir iş adamıyım.
-işin neydi? Lokanta işi miydi?
Bundan sonra senin işin
bizim tarafımızdan benzetilmek olacak.
Herkes benzetmek için seni arayacak.
Söylediğim gibi, bu sizin hatanız. Benim değil.
Eğer bu boku bana yüklerseniz
bende savaşırım tamam mı?
Şimdi kamyon işine dönelim.
Pekala ben gerçekten
birinin hayalarını beş dakika elimde tuttum
Biraz da eğlendim.
Bunun sonucunda ne zaman bir kamyon
kaybolsa...
...beni buraya sürükleyecekler.
Aşağılık herifler.
Fenster sakin olur musun?
Bu adamların ellerinde delil yok.
Sen çok haklısın. Delil yok.
Lanet olası haklı.
Biraz eğlenirsin yakanı bırakmazlar.
Aslında bana bir suçlu gibi davrandılar.
Sonunda ben suçlu olacağım.
Biraz izin verir misin?
Bir şey anlatmaya çalışıyorum.
O zaman neden anlatmıyorsun?
Seni dinlemek beni yordu.
Defol git o zaman.
-Senin öldüğünü duymuştum.
-Öyle mi? Doğru duymuşsun.
Duyduğum kadarıyla bu taraflarda bezin kalmamış.
işin gerçeği ne?
-Olay ne?
-Söylentiye göre Keaton dürüst biri olmuş.
-Eddie Finneran'ı becerdiğini duydum.
-Oda kim?
Zenginlerin ağır ceza avukatı.
Keaton'ın özgürlük bileti olduğunu duymuştum.
Ne dersin Keaton? Avukatın karısı mısın?
Onun ücretini nasıl ödüyorsun?
Hey Fenster arkadaşına bir iyilik yap,
susmasını söyle.
Dean Keaton. Dürüst biri mi?
Bana olmadığını söyle.
Yoksa o kamyonu sen mi kaçırdın?
Mc mc...bırak onu. Avukatınla konuşabildin mi?
Bu olay tam bir düzmece.
-Neden böyle söyledin?
-Buraya gelip kaç kere dizildin?
Her seferinde dört aptalla dizilirdim.
Polis evsizlere 10 dolar verip
onları buraya getirirdi.
Hiçbir zaman beş suçluyu dizdirmezler,
yapmazlar.
-Peki neden beni didik didik aradılar?
-Federaller olmalı.
Silah yüklü bir kamyon kaçırıldı.
Onlarda bizi seçtiler.
Suçu birilerine atmak istiyorlar.
-Bu gece biri kıçıma parmak attı.
-Ne çabuk Cuma geldi.
Gümrük cevap bulabilmek için
polisin üzerine yüklendi.
-Hey aşık çocuk Biraz ister misin?
Azıcık? Seni seviyorum.
-Peki şu kamyonu kim çaldı?
-Ne dedin sen?
-Bizim kamyonu kim çaldı?
-Bilmek istemiyorum.
Sana soran oldu mu iş adamı?
Kimin yaptığını bırakın.
Şu sakat kim öğrenmek istiyorum.
-Ondan zarar gelmez.
Sence öyle.
Bunu ben nereden bileceğim.
Ne dersin çamur adam hikayeni anlatsana.
-Verbal mi?
-Evet.
-Aslında Roger.
Çok konuştuğumu söylerler.
-Bende kafamızı şişirdiğini söyleyecektim.
-Seninle bir iki kere karşılaştık.
-Merkezde, sahtekarlıktan tutmuşlardı.
-Demek seni de sıraya dizmişlerdi.
-Ne oldu?
-Çıktım. 90 gün tecil edildi.
-O zaman sen yaptın.
Pekala beni dinleyin.
Hepimizi buraya topladılar. Öyle değil mi?
-Şimdi, Fenster'la küçük bir iş çevireceğiz.
-Sakin olup otursana sen.
O zaman biz de bu güzel
fırsattan yaralanabiliriz.
Sadece konuşuyorum.
Sanıyorum Bay Hockney...
...söyleyeceklerimi dinlemek istiyor.
Ayrıca Fenster'ında istediğini biliyorum.
Peki ya sen dostum?
Dinliyorum. Anlat.
Bu nedenle toplantı yapma
hakkımı şimdi kullanmak istiyorum.
Neden çeneni kapamıyorsun?
-Sen anlamadın.
-Hayır,...
...aslında sen anlamıyorsun.
-Hiçbir söylediğini duymak istemiyorum.
Senin işinle ilgilenmiyorum bile...
...Ve sizinle hiçbir şey yapmak istemiyorum.
Özür dilerim ama
hepinizin canı cehenneme.
Dean Keaton artık namuslu biri.
Dünya nereye gidiyor?
Boşverin.
işte herşey böyle başladı.
Beşimizi uydurma bir suçla toplamışlardı.
Ve yarı delillerle sarılmıştık.
Bakın burada fazla konuşamayacağım.
Polislerin farketmediği ama
benim artık bildiğim bir şey var.
Bu adamlar birbirlerinden kopmadılar,
ele vermediler, kimseye boyun eğmediler.
Hiç kimseye.
San Pedro, California, bugün.
-Kaç ölü var?
-Şimdilik on beşinci...
...ama hala denizden ceset çıkarıyoruz.
-Kurtulan var mı?
-Evet iki tane.
Biri eyalet hastanesinde
ama adam komada.
Bakın şef burayı koridon altına almak istiyor.
Sorunuz varsa telefon edersiniz.
Ben David Kujan.
Salıya kadar Los Angeles'ta olacağım.
Bana ulaşmak isterseniz
San Pedro polis merkezinden...
1 12 numaralı telefonun sahibi
Jeff Rabin'i arayın.
iyi günler dilerim.
Dün gece adamı buraya
getirmeden önce savcı hemen...
...onu mahkemeye çıkarmaya
hazırlanıyordu tamam mı?
Beş dakika sonra Kint'in avukatı geldi
...ve savcının odana çıkarken
yüzü sanki bir hortlak görmüş gibiydi, anladın mı?
ifadesini aldılar
ve onunla bir anlaşma yaptılar.
-Onu birşeyle suçladılar mı?
-Evet silahtan.
-ikinci derece ağır suçla.
-Bu da ne?
Dinle savcıdan ancak bu kadarını öğrenebildim.
Anlaşıldı mı?
-Afedersiniz efendim.
Bu iş politik bir olaya dönüştü artık.
Dün gece belediye başkanı buradaydı, müdürde.
Bu sabah valide aradı
tamam mı?
Adamı şeytan dahil bu şehirde
güçlü olan hemen herkes korumakta.
-Bana inanmalısın.
-Peki ne zaman serbest kalacak?
-Sanırım iki saat kadar sonra.
-Onu görmek istiyorum.
-Hayır David.
-Ama onu görmeliyim Jeffrey.
-Hayır, senin için bunu yapamam.
-Benim için yapmalısın.
-Uzun bir yoldan geldim.
-Dave lütfen.
-Onunla konuşmana izin versem de
seninle konuşmaz.
Sesinin kaydedilmesinden çok korkuyor.
Sorgu odalarının dinlendiğini
çok iyi biliyor.
işi bırak, bu soruşturma olmayacak.
Zaman öldürmek için sohbet ederiz.
-Sorgulama odasına kesinlikle gelmez.
-Başka bir yerde toplanalım.
Nerede?
Yoo, hayır... bu olmaz.
Bu uyuşturucu işiyse uyuşturucu nerede?...
...eğer bir saldırıysa bunu kim haber verdi?
Elinde bunları yanıtlayacak bir yığın
delice teorinin olduğuna eminim David.
-Ne düşündüğümü biliyorsun.
-Ah, bu delilik.
Ayrıca hiçbirşey de farketmez.
Adam tam olarak dokunulmaz biri.
Hikayesi de doğrulandı.
Ne öğrenmek istediğini de bilmiyorum.
Evet, bildiğini sanmıyorum.
Tam olarak değil,...
...ama anlatmadığı bir dolu şey var.
inan bana.
Jeffrey bak orada olması gereken
ama olmayan...
...91 milyon dolarlık uyuşturucu nedeniyle
neden yirmi yedi insanın...
rıhtımda öldüğünü öğrenmek istiyorum.
Ve en önemlisi Dean Keaton'ın
öldüğünden emin olmalıyım.
O öldü.
-Hadi iki saat, serbest kalıncaya kadar?
-Hepsi öldü.
Keaton anlattığın kadar güçlü biri de olsa
farketmez...
....o gemiden kimse sağ kurtulamazdı.
-Konuşabiliyor mu?
-Yaklaşık bir saat önce kendine geldi...
...anlayamadığım bir dilde konuştu ve sustu.
-Macarca mı konuştu?
-Bilmiyorum belki de Macarca'ydı
-Evet bir çoğu Macardı.
-Alın bunlardan birini takın.
-Yanık insanlar çok kolay mikrop kaparlar...
...ayrıca sigara içmemelisiniz.
Maskenizi takın.
Kesinlikle ona dokunmayın.
Ölecek mi?
Vücudunun yüzde altmışı yanmış...
bazı kaburgaları da kırık.
Hastane güvenliğini arayın.
Polis gelinceye kadar kapıda beklesin.
-Tehlikeli mi?
-Evet.
-Hadi hemen arayın.
-Joen benim Baer.
-Hemşire morfin.
Los Angeles'tayım.
Bak rıhtımdan getirdikleri adam Arkosh Kovash.
Evet. Hayır berbat durumda.
Ne, ne? Seni duyamıyorum.
Sen susar mısın lütfen telefondayım?
Evet, hayır onu koruyacak
biri gelinceye kadar olmaz.
Bana macarca bilen birini yolla.
Evet Tayvan'lı bir fahişe gibi konuşuyor.
-Keyser Soze
-Ne? -Keyser Soze.
-Lanet olsun. Joel evet,
Savunmadan Dan Madsor'ı ara...
...ve gümrükten Dave Kujan'u bul.
-Gitmeden önce sana birkaç soru sorucak.
-Ne hakkında?
Genelde Dean Keaton hakkında.
Ama New York'taki sorgulamayla
başlamak istiyorum.
-Şimdi konumuza dönelim.
-Ama çok susadım.
Çocukken de çok su kaybederdim.
Bir keresinde çişim sümük gibi çıkmıştı.
Şaka yapmıyorum böyle yoğun ve yapışkan.
-O lanet kahveyi getiririm.
-Gitmişken bir tanede bana al.
-Bir kahve alabilir miyim?
-Biraz sonra.
Bu adam çok gergin.
Gerginlik adamı öldürür.
Bir zamanlar Skokie llinois'de
bir quartet'de çalışıyordum.
Arkadaşlardan birinin adı
Kip Diskin'di. Şişman biriydi.
Yani bir balina gibiydi.
Sabahları o kadar gergin olurdu ki...
-Verbal yardım etmek istediğimizi biliyorsun.
-Elbette. Buna minnettarım...
...ve bende size yardım etmek istiyorum.
Polisleri severim.
Bende federal ajan olmak isterdim
ama benim çevremde...
Verbal bize herşeyi anlatmıyorsun,
birşey bildiğini biliyorum.
-Savcıya bildiğim herşeyi anlattım.
-Verbal, Keaton'ı sevdiğini biliyorum.
-Onun iyi biri olduğunu sanıyorsun.
-O iyi biriydi.
-O kokuşmuş bir polisti.
-Evet 15 yıl önce ama iyi bir hırsızdı.
-Kanuni bir iş yapmasına izin vermediniz.
-Dean Keaton boktan bir herifti.
-Beni sinirlendirmeye mi çalışıyorsunuz
Ajan Kujan?
-Sadece hikayeni dinlemek istiyorum.
-Hepsi orada.
-Sigara içebilir miyim?
-Verdiğin ifadeye göre...
-Ve bir de ateş lütfen?
-Verdiğin ifadeye göre sen önemsiz bir suçlusun.
-Kendi çapında.
Verdiğin ifadeye göre önemsiz bir suçlusun.
-Bunları delil olarak kulanamazsınız.
-Biliyorum.
Çok iyi bir anlaşma yapmışsın
tam bir dokunulmazlık.
Evet silahlar yüzünden suçlanıyorum.
Sadece zorlu bir altı ay geçirecegim o kadar.
263
00:24:00,601 --> 00:24:03,